29 Ekim 2010 Cuma

29 Ekim

http://www.hurriyet.com.tr/ekonet/16166364.asp?gid=303
Refah seviyemizin, Cumhuriyetimizin 87.yılında daha üst sıralalarda yer alması dileği ile;

Muhteşem lazer şovuyla ve havai fişek gösterisi ile kutladığımız Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

26 Ekim 2010 Salı

Belediye Başkanı Olmak Varmış

Görevini kötüye kullanan kamu görevlileriyle belediye başkanlarına verilecek cezaların düşürülecek olması, belki de referandumdan sonra, demokratikleşmeye doğru atılacak en büyük adımlardan biri. Peki ne olacak bu değişimle beraber? Cevabı çok basit. Özgürlük ve rahat bir çalışma ortamı. Belediye başkanlarımızın hakettikleri bu rahat ortama kavuşmaları için, çalışmalara geç kalındığı bile söylenebilir. 
Bu değişimin topluma ne faydası olacak?
Bundan önce gizli alınan rüşvetler ortadan kalkacak. Artık vatandaş belediyeden onay alması gereken belgelerinin yanında belli bir miktarda "çorbalık" götürdüğünde, bütün işlerini halledebileceğini anlayacak. 
Belediye başkanlarının görevlerine geldikleri anda, aile bireylerinin banka hesaplarındaki değişmeler, yatlar, katlar, arsalar vb. garipsenmeyecek. Herşey serbest. "Ne alırsan al, herşey 1 TL"
"Belediye başkanlarımız günümüze kadar yolsuzluk, hırsızlık, ..., yapmadı" dedi eski belediye başkanı.
" Cezalardan, yasaklardan kurtulmalıyız" diyor bir diğeri ve Burhan Kuzu'ya emanet ediyor ülkeyi.
Kim istemez ki yatı, katı, arsayı, parayı...

 Ah ah! Belediye başkanı olmak varmış.

Görevini Kötüye Kullan!

Görevi kötüye kullanma cezası düşürülüyor


Görevini kötüye kullanan kamu görevlileriyle belediye başkanlarına verilecek cezalar düşürülüyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ile görüşmesiyle gündeme gelen Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “Görevi kötüye kullanma” suçu ve cezası yeniden tanımlanıyor.AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın, TCK’nın 257’nci maddesini değiştiren teklifi Ak Parti grup yönetiminin onayından geçerek Meclis Başkanlığı’na sunuldu.

Planlanan teklife göre, menfaat sağlayan kamu görevlisine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. Mevcut yasada bu cezanın alt sınırı 1 yıl, üst sınırı 3 yıl olarak düzenleniyor. Görevinin gereklerini yapmakta ihmal ve kusur göstererek kişiler ve kamunun zararına neden olan kamu görevlileri de 3 aydan 1 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Yasanın şimdiki halinde ise bu ceza 6 ay ile 2 yıl arasında düzenleniyor. Teklife göre, yargılanan kamu görevlilerine verilen cezalar erteleme kapsamına girecek. Belediye başkanları alt sınıra yakın cezalar alırlarsa başkanlıkları düşmeyecek.

Gökçek, Kuzu ile telekulağa yakalanan telefon görüşmesinde şöyle demişti: “Abi şunu yapamaz mısınız, bunu 6 aydan 3 aya indiremez misiniz? 3 aydan 6 aya olunca belediye başkanları bu cezayı alıyor, paraya çevriliyor, belediye başkanlığı da gitmiyor.” Görüşmenin devamında Kuzu da “Şu anda bana gelen 140 dosya var, milletvekillerinin aşağı yukarı 50’ye yakını 240’tan (Eski TCK’daki görevi kötüye kullanma)” deyince Gökçek, “Abi bana onların listesini versene. Ben onları bir fitilleyeyim de 6 aydan 3 aya indirelim onu. Abi ben onun kulisini iyice yaparım, ortalığı kaldırırım” demişti.

Bu haber "http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16142429.asp?gid=233" adresinden alıntıdır.

Şimdi de Yalçın Doğan'nın yazdığı yazıyı okuyalım ve iki konuyu birleştirip düşünelim...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16141696.asp?yazarid=91&gid=61
  

22 Ekim 2010 Cuma

Kubbe Altı Okul

    "Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde öğretmen açığı nedeniyle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri için 29 imam görevlendirildi."  http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16099397.asp?gid=373

Türban tartışmaları devam ederken, kendimizi aslında şuana kadar hiç üstünde düşünmediğimiz bir konuda buluyoruz: İlköğretimde, din kültürü ve ahlak dersleri.
Fakat yapılan bir yanlış ta gözlerden kaçmıyor. O da hiç kuşkusuz dersin adında geçen "din" kavramı. Ne yazık ki, hala din ile müslümanlığı, islamiyeti karıştırıyoruz birbirine. Ama merak etmeyin sadece biz karıştırmıyoruz. Diyarbakır   İlçe Milli Eğitim Müdürü Behçet Tekdemir'de bizden biri. O da karıştırıyor. Bununla da yetinmeyip binlerce atanamayan öğretmenin olduğu bir memlekette öğretmen açığına bağlıyor olayı.
Öğrencilere Allah'ı, museviliği, hristiyanlığı, müslümanlığı, ahlak kurallarını anlatması için de imamları ilköğretim okullarına sokuyor.
Ne farkı var kuran kurslarından diye sakın düşünmeyin. Çok farkı var. Cüppeli öğretmenlerimiz çocuklarımıza dini tarafsız bir şekilde anlatacak ve ülkemizdeki yobazlaşma problemi bitecek. Her şey bu kadar basitti. Tarihten ders almamız gerekiyormuş. Osmanlı'da da eğitim sisteminde imamlar, hocalar, cüppeliler büyük rol oynamadılar mı?

Lafı uzatmıyoruz ve Diyarbakır   İlçe Milli Eğitim Müdürü Behçet Tekdemir'i, yobazlaşmayı engellemek için attığı bu adımda destekliyoruz.

21 Ekim 2010 Perşembe

Türban

Bugün sizlerle Yılmaz Özdil'in Hürriyet'te yayınlanan bir yazısını paylaşmak istiyorum. Türkiye'de şu günlerde gündemi meşgul eden "türban" konusunu özetleyen, dikkat çekici bir yazı.


Türban


Okurlar sipariş veriyor:

“Türban meselesini yaz.”


*
Yazayım.
*
Bir İgnliiz üvinersitesinde ypalın arşaıtramya gröe, klemileirn hrflareinin hnagi srıdaa yzaldıklarıı ömneli dğeliimş asılnda... Öenmli oaln, briinci ve sonncuu herflarin yrenide olamsımyış... Çnküü, kleimleri hraf hraf dğeil, btüün oalark oykuormuşsz... Ardakai hraflrein sırsaı kıraşık da osla düüzgn ouknuyormuş.
*
İinglç di mi?
Bıakn nısal da düüzgn oukdnuuz.
*
Hem oukdnuuz.
Hem anladıınz.
*
Trüban bduur.
*
Tartıışlan mselee ne oulrsa olusn, bşınaa ve sounna “trüban” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmeszin... Yaınlşları düüzgn gbii oukmyaa, düüzgn gbii anlmaaya bşlarsaın.
*
Üvinersite srouları çlaımnış, Amreikan şrketii Trküiye’de rşvüet dğaıtmış, domateisn tneasi iki lria oulmş, maedncleriin cseetlernii beş aıydr çıkaramoyrlarmıış, her dröt gnçteen brii isşiz gzeiyrmouş, pkklya pzarlaık yaplııyrmouş, meemlket bölüüynrmouş, Amreikaıllar bzie fzüe döşyormuuş, deinz feenri ne oulmş, yargyıı taammen bdaem byklııı ypmışlaar flian...
*
Hiç öenmi klmaaz.
*
Tartıışlan mseleenin bşınaa ve sounna “trüban” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmezsin, sbaah klkaarsın trüban konşuuursn, aşkam yaatrsın trüban konşuuursn.
*
Kaafn alalk blulak oulr ama...
Akılnda bi tek trüban klaır!
*
Saadce kfaayı örtmez çnküü.
Her srounu öertr trüban.
*
Bilmiyorum anlatabildim mi.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16093787.asp?yazarid=249&gid=61

18 Ekim 2010 Pazartesi

Sağ kalan kim?

Yazdığım yazıda ordunun mühimmatıyla bir kızı öldüren askerin suçsuzluğuna dair bir bölüm veya cümle bulunmuyor. O suçu işleyen TSK değil, bir askerdir. Ama eğer pkk ile karşılaştırma yapmak istersek önce ordu ve terör örgütünü genel anlamlarıyla karşılaştırıp sonra da pkknın günümüze kadar yapmış olduğu kanlı baskınları, saldırıları ve katliamları hakkında bir araştırma yapmalıyız.1990a kadar yapılan PKK Eylemlerinin bazıları:

• Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada, '15 Ağustos 1984 gecesi bir grup teröristin Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıda bulundukları ve saldırı sonucunda 1 jandarma erinin şehit olduğu 6 er ve 3 sivilin yaralandığı bildirildi.
• Hakkari, Uludere ilçesi, Ortabağ köyü katliamı.
• Midyat, Bayburt köyleri, Efeler mezrası katliamı.
• Nusaybin ilçesi, Açıkyol köyü katliamı. (6 Çocuk, 2 Kadın, Toplam 8 kişi)
• Ömerli ilçesi, Pınarcık köyü katliamı. (16 Çocuk, 6 Kadın, 8 Erkek, Toplam 30 Kişi)
• Hani ilçesi, Kırım köyü katliamı.
• Hakkari, Şemdinli İlçesi'na başlı Umur köyü katliamı.
• Siirt, Kılıçkaya köyü katliamı. (14 Çocuk, 10 Erkek, Toplam 24 kişi)
• Midyat ilçesi, Dargeçit Bahçebaşı mahallesi katliamı. (3 Çocuk, 1 Kadın, 1 Erkek Toplam 5 kişi)
• Güneyce köyü katliamı.
• PKK'lı teröristler, Bingöl ve Siirt'in 2 köyüne düzenledikleri baskınlarda 12 kişiyi katletti.
• Öğretmen'i telle boğdular.
• Eruh ilçesi, Fındıkbucağı Yağızoymak köyü katliamı.
• Nusaybin, Bahmimi mezrası katliamı.
• Dereler Köyü, Taraklı mezrası katliamı.
• Siirt’in Şırnak ilçesine bağlı Taraklı ve Üçkardeşler mezralarını basan PKK’lı teröristler, 4’ü kadın 11 kişiyi katlettiler, 3 kişiyi ise kaçırdılar.
• Mardin’in Nusaybin ilçesi Taşköyü’nün Behmenin mezrasını basan PKK’lı teröristler, bir aileden 8’i çocuk, 2’si kadın 11 kişiyi katlettiler, 2 çocuk ağır yaralandı. PKK’lı teröristlerin Şırnak baskınında kaçırdıkları 3 kişi de ölü bulundu.
• Mardin Dargeçit yazıörün köyü (3 Öğretmenin öldürülmesi)
• PKK, kaçırdığı öğretmenleri kurşuna dizdi.
• Lice ilçesi, Duru köyü Gomabekan mezrası katliamı.
• Hakkari, Yüksekova ilçesi, ikiyaka köyü katliamı
• Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka köyünde 21 kişinin öldürülmesi ile ilgili olarak Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nden yapılan açıklamada, 'Bir grup teröristin, saldırıyı düzenledikten sonra komşu bir ülkeye kaçtıkları, kaçarken 9 çoban ile 700 koyunu beraberlerinde götürdükleri' bildirildi.
• Silopi ilçesi, Derebaşı köyü katliamı.
• Elazığ'da 9 mühendis, ayrılıkçı PKK örgütü militanları tarafından öldürüldü.
• PKK, okul yaktı, öğretmeni kurşuna dizdi. (haberin gazete küpürü)
• Pervari ilçesi, Tosuntarla-Köprüçay köyleri Örtülü mezrası katliamı.
• Van, Övecik köyü. (3 erkek, 2 Çocuk, Toplam 5 kişi)
• Mardin'in Derik ilçesinde minübüse konan bomba patladı; 3 ölü.
• PKK, 4'ü öğretmen, 5 kişiyi öldürdü. (haberin gazete küpürü)
• Kulp ilçesi,Yaylak köyü Kalesar mezrası katliamı.
• Çevirimli köyü katliamı.
• Ayrılıkçı PKK örgütü Şırnak'ın Çevrimli köyünü basarak 27 kişiyi öldürdü. Ölenlerden 12'sinin çocuk, 7'sinin de kadın olduğu açıklandı. PKK'lı teröristlerle çıkan çatışmada 4 korucu şehit oldu, bir terörist öldürüldü.
• PKK Pervari'de kurdu; 2 Subay, 5 er şehit.
• Şirvan ilçesi, Özyurt köyü katliamı.
• Kahramanmaraş, Elbistan, Kantarma köyü. (7 Erkek)
• Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerinde köyleri basan yasadışı bölücü örgüt mensupları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 9 kişiyi öldürdüler. Otomatik silahlar ve bombalar kullanan teröristler, cesetleri de yakarak kaçtılar.
• PKK, 4'ü korucu 6 kişiyi öldürdü.
• PKK, yük trenini bombaladı.
• Siirt'te PKK, kamyona ateş açtı.
• PKK, 19 korucuyu kaçırdı.
• PKK, İdil'de toplarla saldırdı.
• İstanbul’da yürüyüş yapan bir grup PKK yanlısı, İstanbul Bakırköy’de Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya’nın kardeşine ait alışveriş merkezine molotof kokteyli attı. Çıkan yangında 11 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.

Hergün devam eden bu tür olaylardan dolayı şehitler veriliyor.
 Peki asıl kim kimin yanında diye sorgulamak gerekmiyor mu? Kimlerin bu vatan için canlarını verdiklerini? Veya herhangi bir şehit aileleri derneğine gidip, verdiğimiz şehitlerin büyük bir kısmının hangi toplumdan geldiğini?

Kimisi kendisini milliyetçi zanneder alır eline silahı, kimisi çıkar dağa alır eline silahı, kimisi kabul etmez ötekini, kimisinin de umurunda bile değildir.

Kürt, Kürtü, Türk, Kürtü, Kürt, Türkü öldürüyor.

 Peki sağ kalan kim?

4 Ekim 2010 Pazartesi

TELEVİZYONU KAPATMAYI UNUTMA

Mecliste yasadışı dinlenmeler, bir türlü bitmek bilmeyen pkk saldırıları, BDP’nin açık bir şekilde de dile getirdiği gibi Öcalan’ı desteklemesi, suçlunun suçsuzun sürekli değişen iddianamelerle haksız bir şekilde gözaltında tutulduğu Ergenekon davası, CHP eski genel başkanı Deniz Baykal’ın aniden çıkan seks skandalıyla istifa etmesi ve yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmesi, Başbakanın sonu gelmeyen yalan ekonomik yorumları, köşe yazarlarımızın iktidar karşıtı olan yazılarının gün geçtikçe onlara yapılan uyarılar ve ceza uygulamalarından dolayı azalması, öss ve kpss sorunları, yökte istifalar, orduya atılan iftiralar ve intiharlar, tutuklamalar, emekliye ayrılmalar, özelleştirmeler, … Sonunda referandum! “Daha demokratik Türkiye için EVET” Mİ?  Evet çıktı. Anayasada değişiklikler yapıldı ve bir sonraki değişikliklerin önü açıldı. Referandumdan önce anayasamızın maddelerini tek tek incelemiş olan halkımız Türkiye’de demokrasi olmadığına karar verdiler.  Daha demokratik bir Türkiye için evet verdiler. O günden bu güne Demokratik Türkiye’nin vatandaşları bu zamana dek kullanmadıkları haklarını kullandılar, herkesin eşit olduğu ortamda AKP akrabası insanlarında içinde bulundukları ihaleleri aldılar,  yasalar karşısında zenginle fakir eşit oldu, doğudaki toprak ağası sistemi bitirildi, ekonomi düzeltildi, yurtdışına çıkma yasağı olan dolandırıcı, hırsız, kaçakçı vatandaşlarımız gecikmiş oldukları yaz tatillerini yurtdışında yapmaya karar verdiler, şehit aileleri bütün acılarını unutup gülmeye başladılar,…  Bir de gerektiğinde ölüleri dirilten Türkiye’ye selamlar, Asya’da, Afrika’da, Amerika’da ülkemizin ve dinimizin tanıtımında büyük rol oynayan bölücülük karşıtı Okyanus Ötesi’ne AKP’den selamlar.
Sırada, sayılı aydınlarımızdan sonra orduyu sorgulamak. Tabii gerekir. Türkiye’ye de bu yakışır. Çok çektik askerlerden o yüzden kökten çözüm Ergenekon Davasına onlardan daha fazlasını bir şekilde soktuktan sonra paralı askerlik, diğer adıyla AKP Özel Harekat Birlikleri oluşturmak. Eğer bunları yaparsak darbeci bir ordudan, anlayıştan kurtulup daha modern, daha global bir anlayışa doğru bir adım atarız. Hem paralı askerlerimize yardım edecek yeni polis teşkilatı çoktan kurulmuştu zaten. Ellerinde silahları, altlarında yeni BMW motorları gözlerinde Ray Ban’leri ve kimseyi affetmeyen, dinlemeyen tavırlarıyla Türk halkının güvenini ve beğenisini toplamışlardı. Cumhuriyetimize ve Atatürk ilkelerine karşı çıkan ordu da aynı değişiklikleri yapmak için geç kalmıştık. EVET! YAPARIZ!
Başkanlık seçimine EVET! Türbandan sonra okullarda, devlet kurumlarında, her yerde çarşafa EVET! Cüppeye, şalvara EVET! Ülkeyi satmaya EVET! Okyanus Ötesine EVET! EVET! EVET! …


Okuma, sorgulama, bilme, duyma, öğrenme, konuşma, hayatını yaşa TÜRKİYE!

Uykuyu hayata tercih eden, etrafta dönen dolaplara aldırmayan, bildiklerini, yaşadıklarını hatırlamayı beceremeyen, aldatırken aldatan ve sürekli aldatılan, ekran karşısında uyuyarak teselli bulan ve uyutulan, çelişkilerle yaşayan, sorgulamadan olan bitene alışan Türkiye;
Televizyonu kapatmayı unutma!